Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Ağustos 2020 Perşembe

50-)KURAN-I KERİMDE KADINLARI DÖĞÜN AYETİ VAR MIDIR?


İSLAMDA KADINI DÖĞMEK YOKTUR
KURAN-I KERİMDE KADINLARI DÖĞÜN AYETİ VAR MIDIR?
Bilhassa hanım okuyucularımın okumasını önemle rica ediyorum.
Değerli okurlarım bu makalenin büyük bir kısmında güvenilir kaynaklardan alıntı vardır. Bize bu bilgileri sunan alimlerimizden Allah(cc) razı olsun
AYET: (Nisa34-35).“Şiddetli geçimsizlik yaşadığınız eşlerinizle önce oturup konuşun, olmazsa yataklarında yalnız bırakın, yine olmazsa bir müddet ayrılın. Barışıp anlaşırsa hala işi yokuşa sürüp bahaneler aramayın. Yücelik ve büyüklük Allah’a mahsustur; bundan hiç şüpheniz olmasın. Eğer eşlerin arasının iyice açılıp işin boşanmaya doğru gittiğini görürseniz tarafların ailelerinden birer hakem çağırın. Niyetleri gerçekten barışmaksa Allah niyetlerini boşa çıkarmaz. Allah her şeyi biliyor, her şeyi duyuyor; bundan hiç şüpheniz olmasın.’’
Bu ayet kadınları “dövmeyi” emreden ayet olarak bilinir. Yaptığım çeviride görüldüğü gibi ayette geçen [ve’dribuhunne] ibaresi “Onları dövün, vurun” yerine “Onlardan bir müddet ayrılın” olarak tercüme edilmiştir. Çünkü kelime bu anlama da gelmektedir.
وَاضْرِبُوهُنَّ : Sözlükte kelime "Vurmak, çarpmak, atmak, ateşe vermek, buğdayı başağından ayırmak, bombardıman etmek, müzik aleti çalmak, müzik yapmak, yazmak, akrebin sokması, incitip harekete geçirmek, ayırmak, ayrılmak, zorla kabul ettirmek, kovmak, defetmek, bırakmak, terk etmek, vazgeçmek, iptal etmek, kaçınmak, hareket etmek, sefere çıkmak" manalarına gelmektedir.
“Bu kelime Arapçanın “aspirin” gibi neredeyse her derde deva bir sözcüğüdür. Türkçe’ deki etmek, eylemek veya İngilizcedeki ‘get’ sözcüğünü çağrıştırır.
Bu kelimeyi Google çevirisine koyduğunuzda karşınıza وَاضْرِبُوهُنَّ: VE ONLARI YENMEK. Manası çıkmaktadır.
Ayette geçen “nuşuz” ise “yükselmek, şişmek, ortaya çıkmak, meydana gelmek, ayağa kalkmak, normalin dışına çıkmak, isyan etmek, karı-koca birbirine karşı gelip kavgaya meydan vermek” demektir.
Türkçe’de aile mahkemelerinde sıkça kullanılan ve boşanma nedenleri arasında sayılan “şiddetli geçimsizlik” dediğimiz şeyle aynı manayı çağrıştırır. Burada kadından kaynaklanan şiddetli geçimsizliğin kastedildiği anlaşılıyor.
Görüldüğü gibi ayette geçen darb ve nuşuz sözcükleri Arap muhayyilesinde bu manalar etrafında dönüyor.
Keza (darabe) kelimesinin Kur’an’da “sefere çıkmak, bir yerden bir süreliğine ayrılmak, açmak, ayırmak” anlamında kullanıldığı yerler vardır:
AYET:(Nisa-101) “Yeryüzünde ’sefere çıktığınızda’ (darabtüm) düşmanın üzerinize ani saldırı düzenlemesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda bir sakınca yoktur”
AYET: (Taha; 20/77) “Sonra Musa’ya şöyle vahyettik: Kullarımla geceleyin yürü, onlara denizde kuru bir yol ‘aç’, (fedrib) yakalanırız diye korkup kaygılanma.”
Şu halde “Kadınları dövün” ayeti olarak meşhur olan bu ayet, “İkişer, üçer, dörder…” ayetinin evliliklerin giderek çoğaltılmasını değil giderek azaltılmasını amaçlaması gibi, kadın dövme olaylarının terk edilmesini amaçlamaktadır.
Bu ayetten sonra ne gibi gelişmelerin olduğuna baktığımızda, bizzat Hz. Peygamber’in ömrü boyunca evli olduğu hanımlara tek bir kez bile el kaldırdığını göremiyoruz. Bir ara hanımlarıyla sorun yaşayınca önce onlarla konuşmuş, sonra yatağını ayırmış ve bir müddet (iki ay kadar) onlardan ayrılmıştır. Sonra anlaşma sağlanınca tekrar dönmüştür. Ayete verdiğimiz meal onun bu uygulamasına da dayanmaktadır.
HZ. PEYGAMBER EŞLERİNE EL KALDIRMADI
Hz. Peygamberin
HADİS: “Bütün gece, Muhammed ailesinin etrafında her biri kocasından şikâyet eden yetmiş kadın dönüp dolaştı. Hâlbuki sizler, o kadınlarını dövenlerin hayırlılarınız olduğunu göremezsiniz.” (İbni Mace, Ebu Davud)
Hadisinden de anlaşılacağı gibi, o dönemde de kadınlar dövülmektedir. Artan şikâyetler üzerine inen ayetlerde, dayak başta olmak üzere şiddeti yegâne çözüm yolu görenler bu işten vazgeçirilmeye çalışılmaktadır.
Zaten kadınlarını dövmekte olan, bu yüzden de koşup peygambere gelen ve bütün gece onun evinin etrafında şikâyetlenen “mağdur” kadınlar için, bir de gelen ayetlerde “Onları dövün, dövmeye devam edin” denir mi? Olacak şey midir? Bu, Kur’an’ın daima mağduru koruyup kollayan ruhunu anlayamama vardır.
Oturup konuşmadan, bir müddet yatağını veya odasını ayırma gibi gayet insanî yöntemlere başvurmadan, tek bildiği “Karnından sıpayı başından sopayı eksik etmeyeceksin” olduğu anlaşılan o günkü Arap toplumunu medenîleştirmenin amaçlandığı apaçık ortadadır.
Yine ayette geçen (darb) kelimesine vurma manası verilince, bunu yumuşatmak için kılı kırk yaran “utangaç” yorumlar yapıldığını, sonunda bunun artık bildiğimiz anlamda “evire çevire dövme” olmaktan çoktan çıktığını görüyoruz.
Örneğin “Etki ve iz bırakmayacak, kemiğini kırmayacak, herhangi bir uzvunu çirkinleştirmeyecek, dürtmek ve benzeri şekilde olacak (Kurtubi), peş peşe aynı yere vurulmayacak, güzellik mahalli olan yüze vurulmayacak, kırk vuruştan fazla olmayacak(Şafi), asla ölümüne sebebiyet vermeyecek, kamçı ve sopa ile olmayacak, bükülmüş mendil gibi bir şeyle olacak” (Razi) vs.
Şimdi ister istemez mantık şu soruyu sordurur: Bir adam sinirli bir halde bunlara nasıl dikkat edecek? Eğer böyle olacaksa dövmenin caydırıcılığı kalır mı? Bu, bir anlamda “dövmecilik oynama” gibi bir şey olur.
Böyle yapmak yerine, kelimenin içeriğinde zaten var olan “bir müddet ayrılma, ayrı kalma” (boşanma değil, henüz boşanma yok) manası verilmeye neden yanaşılmıyor? Üstelik dövmenin hiç de hayırlı bir şey olmadığını söyleyen yığınla rivayet ve görüş varken Bizzat Hz. Peygamberin kendisi “bir müddet ayrılma” olarak uygulamışken Hiçbir zaman hanımlarına tek bir “fiske” bile vurmamışken.
ضرب DAREBE KELİMESİ KURAN-I KERİMİN BAŞKA AYETLERİNDE DE GEÇMEKTEDİR VE ÇEŞİTLİ MANALARA GELMEKTEDİR
Şu halde tıpkı evlenme, içki, zina ayetlerinin aşama aşama ve belirlenmiş bir hedefe doğru gitmesi gibi, şiddetli geçimsizlik yaşayan ailelerin nasıl tekrar anlaşacağını düzenleyen bu ayet de, “kadınlarını döven” her hangi bir toplumu aşama aşama dövmeden vazgeçirip önce
1-Konuşarak, anlaşarak,
2- İkinci olarak olmazsa (ev içinde) yatakları/odaları ayırarak,
3- Üçüncü olarak o da olmazsa bir müddet (evden) ayrı kalarak,
4-Dördüncü olarak, oda olmazsa aile büyüklerinden hakemler devreye sokarak,
5-Beşince olarak nihayet boşanmayı da bir yol olarak göstererek, onu da iki ile sınırlandırıp üçüncü bir geri dönme hakkı da vererek harika bir yol yordam gösteriyor.
Bugün şiddetli geçimsizlik yaşayan bir ailenin arasını bulmak için devreye giren birisi, akl-ı selim ile düşünse bundan daha güzel bir yol yordam bulabilir mi?
Şiddetli geçimsizlik yaşayan aileler için yukarıdaki “beş aşamalı çözüm plânının” sadece Müslüman aileler için değil, bütün insanlık aileleri için evrensel çözümler önerdiğini söyleyebiliriz. Zaten dünyanın neredeyse tüm medenî hukuk mahkemelerinde uygulanmaya çalışılan bundan başka bir şey midir?
Bu kelimeyi Kuran başka yerlerde de kullanmaktadır.
Kuran bu kelimeyi nerede nasıl kullandı diye sormayalım mı?
Bu kelimenin başka anlamları yok mu?
Hep "vurmak" manasına mıdır?
AYET: ( Şuara 63)فَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَ "Musa'ya: Asan ile denize vur! diye vahyettik. Burada vurmak denizi dövmek midir?
Burada vurmak, denize dokunmaktır.
Hatta denizde yol bulmak demektir.
Yola girmek demektir.
AYET,:"( Bakara 60)وَإِذِ اسْتَسْقَى مُوسَى لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِب بِّعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناً "Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, "Asanı kayaya vur" demiştik, böylece kayadan on iki pınar fışkırmış).
Burada değneği taşa vurmak, terbiye etmek maksadıyla dövmek değil, taşa değdirmek demektir.
Kelimenin, bunlardan çok daha farklı manaları da var.
ضرب kelimesi في edatıyla kullanıldığında ضرب في yolculuğa çıkmak manasınadır.
Aynen şu ayette olduğu gibi:
AYET: (Nisa 101). وَإِذَا ضَرَبْتُمْ فِي الأَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَقْصُرُواْ مِنَ الصَّلاَةِ إِنْ خِفْتُمْ أَن يَفْتِنَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُواْ
"Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur?"(ضرب fili عن edatıyla kullanıldığında vazgeçmek manasına gelir.
AYET: (24/ Nur. 31).وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَىٰ جُيُوبِهِنَّ?"? (kadınlar)başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar?"
AYET: ( Nur. 31)وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ?" (kadınlar) Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar?"
Başka manalara da gelmektedir, bu kadarla yetiniyorum.
Dövme konusunda deniyor ki:
Acıtmayacak yerlerine, ölümcül olmayan yerlerine iz bırakmayacak şekilde vurmak.
Eğer vurmak bu ise bu, vurmak değil okşamaktır.
Bu ise, aferin iyi yaptın, bir daha yap manasına gelir.
İşi komediye çevirmenin manası yok.
ضرب (darabe) fiiline yalnız dövmek manası verirseniz böyle gülünç durumlara düşersiniz.
Ayette geçen وَاضْرِبُوهُنَّ onları darbedin demek,"kısa müddet onlardan ayrılın" demektir.
Peygamberimizin hayatında bunu yaşamıştır.
Hz. Aişe ile ilgili yaşadığı bir olayda Peygamberimizin Ona inanmaması üzerine Aişe anamız rivayet üzerine 15,20 gün veya bir ay babasının evine gitmişti.
Böyle bir olayın hakikatine varılmak için önemli argümanlardan birisi de kısa ayrılıktır.
Meselenin içine DÖVMEK eylemini koyarsanız, ne kadar, kaç kere döveceksiniz, bunun bir açıklaması yok.
Kadın yaparsa, nasihatle birlikte yatak ayırımı ve kısa olarak evden ayrılma olacak.
Peki erkek yaparsa ne olacak?
Eğer kadın yaptığında erkek dövecekse, erkek yaptığında da kadının dövmesi gerekmez mi?
İş, hiç de öyle değil.
AYET: Nur 128).وَإِنِ امْرَأَةٌ خَافَتْ مِن بَعْلِهَا نُشُوزًا أَوْ إِعْرَاضًا فَلاَ جُنَاْحَ عَلَيْهِمَا أَن يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًا
"Eğer bir kadın kocasının sadakatsizliğinden, yahut kendisine sırt çevirmesinden endişe ederse aralarını bir barış girişimiyle düzeltmelerinde kendileri için bir sakınca yoktur?"
ضرب kelimesine yalnız dövme manası verilirse şu ayete nasıl mana verilecek?
AYET: (Yasin 13)وَاضْرِبْ لَهُم مَّثَلاً أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ إِذْ جَاءهَا الْمُرْسَلُونَ"İnsanlara, halkına elçiler gelen şehri mesel olarak anlat").
"misal olarak onlara döv" diye bir mana verilebilir mi?
ضرب kelimesi burada "ortaya koymak, aktarmak, anlatmak manalarına gelmektedir.
ضرب kelimesi yalnız DÖVME ile manalandırılmış ve yanlış yapılmıştır.
Yanlış yapılabilir ama yanlışı anlayınca yanlıştan dönmek bir erdemliktir.
Sayın okurlarım. Sık sık yapıldığı gibi birçok manaya gelen bir kelimeyi sırf kadınları hakir düşürmek aşağılamak için yanlış mana verilmiş. Yanlış verilen mananın üzerine yorumlar yapılmıştır. İşte bunun en büyük sebebi. Alimlerim kibirli olmasıdır. Ben bilirim. Ben yanlış yapmam, edasıyla kendi yanlışlarını görmek ve dönmek varken yaptıkları yanlışın doğru olduğunu ispata çalışmışlardır. Kibrin ne kadar büyük bir felaket olduğunu şimdi daha iyi
anlıyoruz öyle değil mi. Son olarak size Tükçemiz’de birçok manaya gelen VURMAK kelimesini yazarak bitirmek istiyorum.
Mesela diyelim ki ( vedribuhunne) kelimesine vurmak manası verdik. Acaba vurmak Türkçede döğmek anlamına mı geliyor. Türk dil kurumu sözlüğüne bakalım. VURMAK: uyulmak / girmek / sokulmak / öldürmek / hasta etmek / dokunmak / çarpmak / kalp / isabet etmek / dayamak / desteklemek / yaralamak / sürmek / görünmek / çıkmak / çalmak / koymak / basmak / uygulamak / soymak / takmak / ilişkilendirmek / bağlama / kakmak / aksetmek / yansımak / üzerine düşmek.
Şimdi soruyorum NASIL OLUYORDA VURMAK KELİMESİ SADECE DÖĞMEK MANASINA GELİYOR. Allah aşkına bunu biri bize izah etsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder