Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Ağustos 2020 Perşembe

53-) CENNETTE KADIN ERKEĞİN HİZMETCİSİ OLMAYACAKTIR



Kıymetli okuyucularım. Kadını Dünyada hizmetci ve köle gören zihniyet cennette de kadını kendine hizmetci köle yaptı ya pes doğrusu. Be vicdansızlar , kadının dünyasını mahvettiniz. Hiç değilse Ahirette rahat bırakın, Erkekler cennette efendi kadınlar köle, tıpkı dünyada olduğu gibi öyle mi? Yok öyle yağma. Dünyada istediğiniz gibi ayetlerle ,hadislerle oynayarak. Kadını köle yaptınız Çok şükür ki cennette ne oynayabilecek ayet nede oynayabilecek hadis bulamayacaksınız ki Allahu alem cenneti zaten göremiyeceksiniz kadını kendinize köle yapamayacaksınız.
CENNETTE ASLA ERKEK-KADIN AYRIMI YOKTUR Kuran-ı kerimin hiçbir ayetinde cennete giren erkekler her istediğini yapar ama kadınlar yapamaz diye bir ibare veya işaret yoktur. Öyle olsa o zaman cennet erkeklerin cenneti kadınların cehennemi olmazmıydı. öyle ya erkek karısını alacak. üzerine hurilerden dilediği kadar kuma alacak istediği her şeye kavuşacak peki kadınlar mademki erkeklerin hizmetcisi olacaktı erkeklerin emrinde olacaktı niye ömrü boyunca ibadet etti her çileye katlandı. cennete kavuşmak için haşa bu adaletsizlik olmaz mı. Cennete giren herkes aynı hakka sahip değil midir. Yapmayın erkekler ne olur.
KADINLARIN DÜNYA HAYALLERİNİ YIKTINIZ HİÇ DEĞİLSE AHİRET HAYALLERİNİ YIKMAYIN AYET: (İnsan 17-20)‘’ Orada karışımı zencebil olan bir kâseden içirilirler. O da cennette bir pınardır ki ona “Selsebil” denir. Çevrelerinde ebedileşmiş gençler dolaşır. Onları gördüğün zaman saçılmış inci sanırsın. Zaten cennette nereye baksan bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.” Bu ayet cennetliklere hizmet eden genç erkek hizmetcilerden bahseder. Bu ayette erkek- kadın ayrımı yok. AYET: (İnsan 13-16)’’ Cennette sedirlere yaslanmış olarak, ne yakıcı güneş görürler, ne de dondurucu soğuk. Ağaçların gölgeleri üzerlerine yaklaşmış, meyvelerini toplamak da kolaylaştırılmıştır. Çevrelerinde gümüşten kaplar ve billur kâseler dolaştırılır. Gümüşten yapılmış billurlardır ki, onları ölçülü bir şekilde dolaştırırlar.” Bu ayette kadın erkek ayrımı varmıdır. Allah aşkına. Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok.
AYET: (Vakıa 10-38) “Allah’a itaatte öne geçenler, O’nun rahmetinde de önde olanlardır. İşte bunlar nimet cennetinde Rableri katında gözde olanlardır. Bunların çoğu evvelkilerden, azı da sonrakilerden olup mücevherlerle örülmüş sedirler üzerinde karşılıklı yaslanmışlardır. Ölümsüzlüğe erişmiş gençler, baş ağrısı vermeyen şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler, kadehler, beğenecekleri meyveler ve arzu ettikleri kuş etleriyle çevrelerinde dolaşırlar. Dünyada iken işlemiş oldukları iyi amellerine karşılık olmak üzere, saklı kalmış inciler gibi iri gözlü huriler onlarındır. Orada “selam, selam” sözünden başka ne boş ne de günaha sokacak bir söz işitirler.’’ Bu ayetlerde erkek hizmetcilerin yanı sıra hurilerinde cennettekilere hizmet edeceği bildirilmektedir. Bu ayette erkek- kadın her cennetlik olana hitap vardır. Sadece erkeklere hitap olduğunu belirten bir işaret yoktur. Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok.
AYET: (Rahman -76)’’ Cennette yeşil yastıklara ve son derece güzel döşeklere yaslanırlar.” Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok.
AYET:(Fetih 5)“Mü’min erkek ve kadınları, içinde ebediyyen kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerine koymak ve onların kötülüklerini örtmek içindir. Bu, Allah katında en büyük kurtuluş olmuştur.” Bu ayettede erkek -kadın ayrımı yok.
AYET:(Muhammed 15)“Allah’tan korkanlara va’dolunan ve içinde tadı ve kokusu değişmeyen sudan, tadı bozulmayan sütten, içenlere lezzet veren şaraptan ve süzme baldan ırmaklar, her çeşit meyveler ve Rablerinden mağfiret bulunan cennetteki bir kimse, ateşte daimi olan, kaynar su içirilip de bağırsakları parça parça dökülen kimse gibi midir?” Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok.
AYET:( Zümer 73- 74) “Rablerinden korkanlar da bölük bölük cennete sevk olunurlar. Oraya geldikleri ve kapıları açıldığı zaman, bekçileri onlara der ki: Selam size, hoş geldiniz. Artık ebediyyen kalmak üzere cennete girin. Onlar da şöyle derler: “Verdiği sözde bize sadık olan ve cennetin dilediğimiz yerinde yerleşelim diye arzı bize miras bırakan Allah’a hamd olsun. İyi amel sahiplerinin mükâfatı ne güzeldir!” Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok.
AYET(Yasin 55-58)“O gün cennet ehli zevk ile meşguldür. Onlar ve eşleri gölgeliklerde, süslü sedirler üzerinde yaslanmışlardır. Orada onlar için meyvalar vardır, onlar için istedikleri her şey vardır. Bir de, çok merhametli olan Rabden sözlü selam.” Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok. AYET:( Hacc- 23) “İman edenleri ve salih amel işleyenleri ise Allah, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Orada altın ve inciden bilezikler takınırlar. Oradaki elbiseleri de ipektir.” Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok.
AYET:( Meryem- 60) “Ancak tevbe edenler, iman edenler ve salih amel işleyenler, işte bunlar cennete girecekler ve hiç haksızlığa uğramayacaklardır.” Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok. AYET:( Kehf- 30-31) “İman edenler ve salih amel işleyenler ise, biz amellerini iyi işleyenlerin ecrini elbette zayi etmeyiz. İşte böyleleri için, altından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada altın bilezik takınırlar, sedirler üzerinde oturmuş oldukları halde, ince ve kalın ipekten yeşil bir elbise giyerler. Ne güzel sevab ve ne güzel dayanak!” Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok.
AYET:( Yunus- 26) “Güzel amel işleyenlere, daha iyisi ve bir de “ziyade” vardır. Onların yüzlerine ne bir toz bulaşır, ne de zillet. İşte asıl cennet ehli bunlardır ve orada daimidirler.” Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok. (
AYET:’’(Kaf-35 ) Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda dahası da vardır.’ Allah aşkına bu ayette cennette erkek dilediğini yapar ama kadın yapamaz diye bir işaret var mı hayır. Aksine cennete giren kadın- erkek herkes dilediğini yapar. Yani erkek olsun kadın olsun eşini kendi seçer. (
AYET:Fussilet31-32) Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Gafûr ve rahîm olan Allah'ın ikramı olarak orada sizin için canlarınızın çektiği her şey var ve istediğiniz her şey orada sizin için hazırdır. Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok. erkekte canının istediğini alır kadında. öyle değilmi.
AYET:(Şura -22)İman edenler ve salih amel işleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. Bu büyük bir lütuftur.” Bu ayettede erkek- kadın ayrımı yok.
CENNETTE KADIN CANININ İSTEDİĞİ HER ŞEYİ YAPAR
AYET:’’(Kaf-35 ) Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda dahası da vardır.’ (AYET:Fussilet31-32) Biz dünya hayatında da, Ahirette de sizin dostlarınızız. Gafûr ve rahîm olan Allah'ın ikramı olarak orada sizin için canlarınızın çektiği her şey var ve istediğiniz her şey orada sizin için hazırdır.
AYET:(Şura -22)İman edenler ve salih amel işleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. Bu büyük bir lütuftur.”
AYET: (Mü’min 40) “Kim bir kötülük işlerse ancak misliyle cezalandırılır. Erkek veya kadın, mü’min olarak, kim de salih amel işlerse işte bunlar, içinde hesapsız rızıklanacakları cennete girer.” Bu ayetlerden açıkca anlaşılacağı gibi sadece erkeklerin değil. Kadınlarında her istediğini yapma hakkı vardır. Elbette bu koca seçmede de böyledir.
CENNETTE KADINLAR ERKEKLERLE EŞİTTİR
AYET(Nisa-124)’’ Mü'min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.’’ .
AYET:(Zuhruf-71)"Orada (cennette) nefislerin arzu ettiği ve gözlerin hoşlandığı her şey vardır ve siz orada ebedi kalacaksınız."
AYET:(Yasin-55)"Gerçekten cennetlik olanlar, o gün eğlenceyle meşguldürler."
AYET:(Tevbe -72 )’’Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur.’’ Bu ayetlerde sadece erkeklerin değil. Erkek kadın her cennete giren için dilediği her şey vardır. buyruluyor.’’
AYET: (Bakara-25)’’Ve onlara (cennetliklere) orada (cennette) temiz eşler vardır.”
AYET:(Nisa -57)’’İnanıp yararlı iş işleyenleri içinde temelli ve ebedi kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları en koyu gölgeliklere yerleştireceğiz’’ Bu ayetlerde cennette erkeklere eş vardır diyor mu? Yok. Cennete giren erkek ve kadınlara temiz eşler vardır. Yani kadına da temiz eş erkeğe de temiz eş vardır Yoksa erkeğe dilediği kadar eş varıdr anlamında değildir..
AYET:(Vakıa17 -21)’’ Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar.’’ Bu ayette erkek- kadın ayırımı var mıdır. Yoktur.
AYET:(Tur -24)’’ Hizmetlerine verilmiş, (kabuğunda) saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar’’Bu ayette erkek- kadın ayırımı var mıdır. Yoktur.
AYET: (Zuhruf--73)’’ Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve kendilerine: Siz, orada ebedî kalacaksınız, işte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur. Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz, denilir.’’Bu ayette erkek- kadın ayırımı var mıdır. Yoktur.
AYET:(Saffat-45-47)’’ Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.’’Bu ayette erkek- kadın ayırımı var mıdır. Yoktur. AYET:Tevbe-72) ‘’Allah mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, ebedi olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah'ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır.’’Bu ayette erkek- kadın ayırımı var mıdır. Yoktur. AYET:(Araf-43)’’ Cennette altlarından ırmaklar akarken gönüllerinden kini çıkarıp atarız. 'Bizi buraya eriştiren Allah'a hamdolsun. Eğer Allah bizi doğru yola iletmeseydi, biz doğru yolu bulamazdık. And olsun ki Rabbimizin peygamberleri bize gerçeği getirmiştir' derler. Onlara, 'İşlediğinize karşılık işte mirasçısı olduğunuz cennet' diye seslenilir.''Bu ayette erkek- kadın ayırımı var mıdır. Yoktur.
AYET: Fatır-61)’’ Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın’’Bu ayette erkek- kadın ayırımı var mıdır. Yoktur.
AYET:(Tevbe-21) ‘’Rableri onlara, kendi katından bir rahmet, bir hoşnutluk ve kendilerine içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdelemektedir.’’Bu ayette erkek- kadın ayırımı var mıdır. Yoktur. Hey erkekler okudunuz mu köşkler ve nimetler sadece size mahsus değil imiş kadınlara da köşkler ve nimetler varmış Yukarıdaki ayetlerde açıkca görüldüğü gibi cennette erkek ve kadın hiç kimse asla haksızlığa uğramaz.
YANLIŞ MANA VERİLEN AYET
AYET:(Zuhruf-70) "Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz." Bu ayete yanlış mana vererek erkek ve hanımları diye mana verilmiştir. Halbu ki burada erkekler ve eşleri manası vardır. Diyelim ki düğününüz var. Arkadaşlarınızı davet ediyorsunuz. Ve onlara eşlerinizle beraber düğüne davetlisiniz dediğiniz de ne anlaşılır. Bütün kadınlar bir kişinin eşimi anlaşılır Allah(cc) aşkına. Herkes eşiyle beraber gelsin anlaşılmaz mı? .
AYET:’’(İsra -89)Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler.’’
CENNETTE ÇIPLAKLIK VE CİNSEL TEMAS YOKTUR. İşte ayetler .
AYET:(Araf,-19-21) “Sana gelince Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşiniz, istediğiniz her tarafından yiyip içip yararlanınız. Yalnız sakın şu ağaca yaklaşmayın! Böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz. Fakat şeytan onlara, gözlerinden gizlenmiş olan edep yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi. Onlara şöyle telkinde bulundu: “Rabbinizin size bu ağacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya ölümsüz hayata kavuşanlardan olmanızı önlemektir.” diyerek, kendisinin onların iyiliğini istediğine dair yemin üstüne yemin etti’’ Bu ayetten anladığımıza göre cennette değil cinsel ilişki cinsel organlar bile gizlenmiştir.
AYET: (Araf-27)’’ Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık. AYET(:Taha - 116-119) 'Ey Adem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu cennette ne acıkırsın, ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın' dedik.'' Bu ayette Cenabı Hak cennette acıkma, çıplaklık,susama, sıcaklanma gibi şeylerin olmayacağını beyan ediyor.
AYET:( Araf- 22)’’ Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?" Bu ayetten de açıkca anlaşılıyor ki cennette cinsellik gizlenmiştir.
AYET: (Nebe-35)“Orada boş sözler ve yalan işitmezler.”
AYET:(Vakıa-25)’’ Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.’’
AYET: (Vakıa-26)’’ Söylenen, yalnızca «selâm, selâm»dır.
AYET: (Hicr-48) Onlara orada hiçbir yorgunluk gelmeyecek ve onlar, oradan çıkarılmayacaklardır.’’ Yukarıdaki ayetlerden açıkca anlaşılacağı gibi cennette,çıplaklık,acıkma,susama,sıcaktan yanma,boş söz,günah laf,yalan,yorgunluk yoktur. Bu ayetlerden anlıyoruz ki. Bizim anladığımız manada sindirim sistemi yoktur. Çünkü sindirim sistemi olan acıkır,susar, Cennette yeme içme var ama bunları dışarı atma yok. Erkeklik dişilik ve Tenazül uzuvları var. Ama çıplaklık yok, birleşme yok. Adem ile Havva cennette birbirlerinin ayıp yerlerini görmüyordu. Çünkü kapalıydılar. Ne zaman ki avret yerleri açıldı.Artık cennetten kovuldular.Dolayısıyla anlıyoruz ki. Cennette cinsi münasebet,birleşme ,çocuk yapma,yediklerini çıkarma,sindirim sistemi,v.b dünyalık sıkıntılar yoktur. Unutmayalım ki Adem ile Havva dünyaya indikten sonra cinsi münasebet kurdular ve çocuk yaptılar. CENNETTEKİ NİMETLERİN MAHİYETİNİ HİÇ KİMSE BİLEMEZ Sayın okurlarım Kuran-ı kerimde ayeti kerimede cennette bize sunulacak olan nimetlerin içeriğini hiç kimse bilemez buyuruyor. İşte ayet.
AYET:(Secde-17)’’ Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.’’ Ne buyuruyor Rabbim cennettin mahiyetini hiç kimse bilemez . Ancak Rabbimizin bize bildirdiği kadarını biliriz. Bu açık ayete rağmen bunlar cenneti hareme çeviriyorlar.Erkeklere yüzlerce eş ,sayısız huri gel keyfim gel. Peki ya kadın; yok canım onu Allah erkeklere hizmet etsin diye yarattı. Dünyada da cennette de erkeğin hizmetcisidir. Oh ne ala gel keyfim gel. Sanki haşa erkekler Allah(cc) oldu. Kadınlar hem dünyada hem ahirette erkeğe köle olsunlar diye yaratıldı. HZ. ADEMİN CENNETTEN KOVULMASININ SUÇLUSU HZ HAVVA YANİ KADINLAR MIDIR? Sayın okurlarım. Her konuda tereyağı gibi su üstüne çıkan erkeklerin Hz. Ademin cennetten kovulmasının suçlusu olarak Hz Havva anamızı yani kadınları suçlamaktadırlar.Acaba doğru mudur? Bu konudaki ayetlere bakalım.
AYET:( Araf- 19)’’ Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.’’
AYET:( Araf- 20)’’Şeytan, kendilerinden 'örtülüp gizlenen çirkin yerlerini' açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir."
AYET:(Araf -21) "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.
AYET:( Araf- 22)’’ Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"
AYET:(Bakara-36)’’ Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.’’ Bu ayetlerde cennetten kovulmanın suçlusunun yalnız Hz. Havva olduğuna dair en ufak işaret veya ima var mı? Allah aşkına

52-) YASAK ELMAYI İLK YİYEN HAVVA ANAMIZ DEĞİLDİR


YASAK AĞAÇTAN İLK YİYEN HZ HAVVA MIDIR? HZ. ADEMİN CENNETTEN KOVULMASININ SUÇLUSU HZ HAVVA YANİ KADINLAR MIDIR?
Sayın okurlarım. Her konuda tereyağı gibi su üstüne çıkan erkeklerin Hz. Ademin cennetten kovulmasının suçlusu olarak Hz Havva anamızı yani kadınları suçlamaktadırlar.Acaba doğru mudur? Bu konudaki ayetlere bakalım.
AYET:( Araf- 19)’’ Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.’’
AYET:( Araf- 20)’’Şeytan, kendilerinden 'örtülüp gizlenen çirkin yerlerini' açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir."
AYET:(Araf -21) "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.
AYET:( Araf- 22)’’ Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"
AYET:(Bakara-36)’’ Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.’’ Bu ayetlerde cennetten kovulmanın suçlusunun yalnız Hz. Havva olduğuna dair en ufak işaret veya ima var mı? Allah aşkına Âdem aleyhisselam ve İblis kıssasının yer aldığı Bakara, 2/34-39; A’raf, 7/11-25 ve Tâhâ, 20/116-123. ayetlerde Şeytan’ın Âdem ve eşini (Havva) kandırdığı ve yasak ağaçtan yemelerini sağladığı anlatılmaktadır. Bu ayetlerin hiçbirinde yasak ağaçtan ilk defa yiyenin kim olduğundan ve kimin kimi teşvik edip aldattığından bahsedilmemektedir. Aksine, Şeytan’ın her ikisini de aldattığından ve her ikisinin de yasak ağaçtan yediğinden bahsedilmektedir. Sayın okurlarım tahrif edilmiş Tevratta ve İncilde geçen şu ifadeler ne yazık hadisi şerif diye bize yutturulmuştur.
İNCİL:"Çünkü önce Adem, sonra Havva yaratıldı; aldatılan da Adem değildi, kadın aldatılıp suç işledi. "-Timoteos 2:13-14 (incil)
TEVRAT:Tevrat’ın Yaratılış (Tekvîn- 3).’’Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.’’ Tevrat’a göre kır hayvanlarının en hilekârı olan yılan, Aden’deki bahçede (cennet) yaşamakta olan Havva’ya yaklaşmış.
TEVRAT: Tekvin, 3/1-6) ‘Allah bilir ki ondan yediğiniz gün, o vakit gözleriniz açılacak, iyiyi ve kötüyü bilerek Allah gibi olacaksınız’ diyerek onu yasak ağacın meyvesinden yemeğe ikna etmiş, daha sonra Havva yasak meyveden Âdem’e de yedirmiştir.

51-) HAVVA ANAMIZ KABURGA KEMİĞİNDEN YARATILMAMIŞTIR


HAVVA ANAMIZ ADEM BABAMIZIN KABURGA KEMİĞİNDEN Mİ YARATILMIŞTIR? Kıymetli okuyucularım. Bu iddia o kadar kötü ki,Hz. Havva Hz. Ademden yaratıldı ise Hz Adem aşağıda Tevrat ve İncilde denildiği gibi. Tanrı olmuyor mu? Yok eğer Hz. Havva Hz.Ademin kaburgasından bir parça ise Hz. Havayı doğuran olmuyor mu? Dolayısıyla Onun kızı olmuyor mu? Hz. Adem kendi vucudundan çıkmış kendi kızıyla evlenmiş olmuyor mu? Bir ana doğurduğu oğluyla evlenebilir mi? Aşağıdaki ayetlerde görüleceği gibi Rabbim Adem Havva ayırımı yapmadan insanı çamurdan yarattık buyuruyor. Adem(as) insan çamurdan yaratıldı ise Havva insan değilde nedir. Cenâb-ı Hak, Havva'ya Adem'i yarattığı gibi maddeden, topraktan yaratmıştır. Kur'an, kadın-erkek ayrımı yapmadan mutlak insanın topraktan yaratıldığını söyler. Kur'an da bu konuda tam açıklık vardır.
AYET:(Enam-2)’’ Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O'dur. Bir de O'nun katında muayyen bir ecel (kıyamet günü) vardır. Siz hâla şüphe ediyorsunuz.
AYET:( (Müminun- 13)’’ "Biz insanı çamur'un süzülmüşünden yarattık."
AYET:( Secde -7-9) Yarattığı her şeyi güzel yaratan, insanı başlangıçta çamurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayağı bir suyun özünden yapan, sonra onu şekillendirip ruhundan ona üfleyen Allah'tır. Size kulaklar, gözler, kalbler verilmiştir. Öyleyken, pek az şükrediyorsunuz."
AYET:(Sad Suresi : 71"Ben çamurdan bir insan yaratacağım"
AYET:(Hicr Suresi : 26)"Biz insanı pişmiş çamurdan, değişmiş cıvık balçıktan yarattık’’ Bu ayeti Kerimelerden Hz Havanın Hz. Ademin yaratıldığı çamurdan yaratıldığını çıkarmak mümkün değil mi? Rabbimiz aynı topraktan önce Hz. Ademi sonra Hz Havvayı yaratmış olamaz mı? Niçin? İllada Ademi yaratıp havvayı onun vucudundan yaratıldığını iddia ediyoruz. Bunun kanıtı nedir? İNSAN ÇAMURDAN YARATILDIĞINA GÖRE HAVVA ANAMIZ İNSAN DEĞİLMİ Kİ ÇAMURDAN DEĞİL ADEMDEN YARATILDI PEKİ İNSAN DEĞİLSE NEDİR ? HZ.HAVVA HZ. ADEMİN KABURGA KEMİĞİNDEN DEĞİL AYNI NEFSTEN YARATILMIŞTIR
Kıymetli okuyucular malumunuz nefs beşeri değil ruhanidir.
NEFS: (öncelikli olarak bir kimsenin kendisi veya özü anlamına gelir. Açık ve gizli, dünyaya ve ahirete bakan duyuları, maddî ve mânevî becerileri, arzu, heves ve ihtiyaçları, canı, ruhu, hayatı ve istekleriyle kişinin bizzat kendisi demektir.)
AYET(Nisa-1)’’ Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabb'inize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.’’
AYET:(Enam-98)’’ O, sizi bir tek nefisten, babaların sulbünde kararlaşmış ve anaların rahminde kararlaşmakta olarak yaratandır. Anlayan millet için ayetleri uzun uzadıya açıkladık.’’
AYET:(Araf-189)’’ Sizi bir nefisten yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de ondan var eden Allah'tır. Eşine yaklaşınca, eşi hafif bir yük yüklendi ve bu halde bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, karı-koca, Rableri olan Allah'a: 'Bize kusursuz bir çocuk verirsen, and olsun ki şükredenlerden oluruz' diye yalvardılar.’’
AYET:(Zümer-6)’’ Allah sizi bir tek nefsten yarattı, sonra ondan da eşini yarattı. Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da (O'na kulluktan) çevriliyorsunuz?’’ Bu ayeti kerimede dikkat edilecek bir hususta şudur. ‘’Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi’’ Hayvanları sekiz eş olarak yaratan Rabbim.Hz Havvayı yaratmaktan aciz midir de. Hz. Ademin kaburgasından yaratsın.
AYET:(Araf-172-173)’’ Rabbin, insanoğlunun sulbünden soyunu alıp devam ettirmiş, onlara: 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim' demiş ve buna kendilerini şahit tutmuştu. Onlar da: 'Evet şahidiz' demişlerdi. Bu, kıyamet günü, 'Bizim bundan haberimiz yoktu' dersiniz veya 'Daha önce babalarımız Allah'a ortak koşmuşlardı, biz de onlardan sonra gelen bir soyuz, bizi, boşa çalışanların yaptıklarından ötürü yok eder misin?' dersiniz diyedir. Bu ayeti kerimeden anlıyoruz ki Adem(as) yaratılmadan çok önce ruhlar yani nefsler yaratılmıştır.Dolayısıyla yukarıdaki ayetlerde geçen nefs( kişinin öz varlığı, kişinin kendisi, öz varlık, kişilik.) (kelimesini Ademin vucudu anlamak saçmalamak demek değil midir?
HZ. HAVVANIN HZ. ADEMİN KABURGA KEMİĞİNDEN YARATILDIĞINI İDDİA EDEN TAHRİF EDİLMİŞ TEVRATTIR-İNCİLDİR. Kıymetli okuyucularım. Hiristiyan ve Yahudiler. Hz. İsanın ve Hz Musanın Yaratıcı olduğunu ispatlamak için Hz Ademinde Tanrı olduğunu ve Havvayı yarattığını iddia ediyorlar. İşte tevrattaki bu sözler. Tahrif edilmiş Tevrat'a göre Havva Adem'in kaburga kemiğinden yaratılmıştır.Kur'an'da ise bundan bahsedilmez,Havva adı bile geçmez,''Adem'in karısı'' diye bahsedilir sadece.Fakat İslam geleneğine göre(hadisler) Adem'in karısının adı Tevrat'taki gibi Havva'dır ve Havva yine Tevrat'taki gibi Adem'in kaburga kemiğinden yaratılmıştır; TEVRAT:Yaratılış:2:21-23=RAB Tanrı Adem'e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, RAB Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı.Adem'den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem'e getirdi. Adem, “İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, Etimden alınmış ettir” dedi, “Ona ‘Kadın’ denilecek, Çünkü o adamdan alındı.”
TEVRAT:( Eski Ahit/Tekvin/BAP 2)’’ Sonra, “Âdem’in yalnız kalması iyi değil” dedi, “Ona uygun bir yardımcı yaratacağım.”RAB Tanrı Âdem’e derin bir uyku verdi. Âdem uyurken, RAB Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı. Âdem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Âdem’e getirdi. Âdem, “İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, etimden alınmış ettir” dedi, “Ona ‘Kadın’ denilecek, çünkü o adamdan alındı.”
TEVRAT:“ (Yaratılış 1/21-23 )(Rab Tanrı Âdem’e derin bir uyku verdi. Âdem uyurken, Rab Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı. Âdem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Âdem’e getirdi. Âdem, ‘İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, etimden alınmış ettir’ dedi, ‘Ona Kadın denilecek, çünkü o adamdan alındı.”) Farkındaysanız hep TANRI ADEM deniyor.
TEVRAT: (Kitab-ı Mukaddes, Tekvin: 2/18-23) "Ve Rab allah dedi: Adam'ın yalnız olması iyi değildir; kendisine uygun bir yardımcı yapacağım. Ve Rab Allah, Adem'in üzerine derin bir uyku getirdi ve o uyudu, onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini otla doldurdu. Ve Rab Allah Adem'den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratıp onu Ademe getirdi. Ve Adem dedi: Şimdi bu benim kemiklerimden kemik ve etimden ettir, bu insandan alındığı için ona "nisa" ismi verilsin dedi. Ve Adem karısının ismini Havva koydu, çünkü bütün yaşayanların anası oldu."
İNCİL:( İncil 1. Korintliler 11:12)“Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi erkekte kadından doğar.” Gördüğünüz gibi İncilde Kadını erkek yarattı.(Erkek Tanrı) Sonra da kadın tanrısı olan erkeği doğurdu. Deniyor.
İNCİL VE TEVRATTAKİ BU SÖZLER HADİS DİYE BİZE YUTTURULMUŞTUR. Şimdide bu konuda ki hadislere bakalım benzerliği görünce şaşıracaksınız.
HADİS: "Allah’a ve Ahiret gününe iman eden, bir meseleye şahit olduğu, gördüğü zaman ya hayır konuşsun veya sussun. Kadınlar hakkında iyilik ve hayır tavsiye ediniz. Çünkü onlar kaburga kemiğinden yaratılmışlardır. Kaburga kemiğinin en eğri tarafı da üst tarafı, uç kısmıdır. Eğer onu doğrultup düzeltmeye kalkışırsanız, onu kırarsınız. Kendi halinde bırakırsanız daima eğri kalır. Öyle ise birbirinize, kadınlara iyi davranmayı tavsiye ediniz"( Müslim, feda: 59-60.)
HADİS: Kadın bir kaburga kemiğinden yaratılmıştır! Dilediğin bir tarz üzere doğru olamaz! Eğer ondan istifade etmek istersen, onda bu eğrilik olduğu halde ondan istifade edersin! İsteğine göre onu doğrultmak istersen onu kırarsın! Onun kırılması ise boşanmasıdır!”(Müslim 1468/59, Ebu Avane 4501, Humeydi 1168, İbni Hibban 4179, Begavi Mesabih 2416)
HADİS: “Size kadınlar hakkında hayırlı olmanızı vasiyet ederim. Çünkü kadın eğe kemiğinden yaratılmıştır. Bu kemikten en eğri şey üst tarafıdır. Eğer sen eğri kemiği doğrultmaya çalışırsan onu kırarsın! Onu kendi haline bırakırsan, daima eğri olmaya devam eder! Onun için kadınlar hakkında hayrı tavsiye edici olmanızı isterim!”(Buhari 3110, Müslim 1478/60, Nesei İşretu’n-Nisa 258, İbni Ebi Şeybe 4/184/4, Begavi 2332) HADİS:"Kadın eğri bir kaburga kemiğinden yaratılmıştır" diye buyrulmaktadır. (Buhârî, Enbiyâ 1, Nikâh 80, Müsned, V, 8)
HAVVA ANAMIZ ADEM BABAMIZ GİBİ TOPRAKTAN VE NEFSTEN YARATILMIŞTIR AMA ASLA KABURGA KEMİĞİNDEN YARATILMAMIŞTIR. Şu âyet, Âdem’in yaratıldığı nefsin ne olduğunu gösterir:
AYET:(İnsan -1-2) “Biz o insanı, nutfetun emşâcdan yarattık.” Nutfetun emşâc, üç veya daha fazla karışımı olan sıvı yani döllenmiş yumurta demektir. “O insanı” diye tercüme ettiğimiz el-insan kelimesi “bütün insanları” diye de tercüme edilebilir. Öyleyse Âdem ile eşi, diğer insanlar gibi döllenmiş yumurtadan yaratılmışlardır. Bir de şöyle buyrulmuştur:
AYET:(Müminûn-12-13)İnsanı çamurdan oluşan bir özden yarattık. Sonra onu, güçlü ve etkili bir yerde döllenmiş yumurta haline getirdik. İnsanın bütün gıdası çamurdan, yani su ile toprağın birleşmesinden oluştuğu için yumurta ve spermin kaynağı da çamurdur. Ana rahmi tohumun ekildiği tarla gibidir. Bir ayet şöyledir:
AYET:(Bakara-223) “Kadınlarınız sizin için bir tarladır.” Bundan dolayı insanın oluşması, bitkinin oluşmasına benzetilmiştir.
AYET:(Nuh -17) “Allah sizi yerden bir bitki gibi bitirmiştir.” İsa’nın yaratılışı da Âdem ile Havva’nın yaratılışına benzetilmiştir.
AYET: (Ali İmran-59) “Şüphesiz İsa örneği Allah katında Âdem örneği gibidir. Âdem’i topraktan yaratmış, sonra ona ol demiş o da oluşmuştur.” ‘Ona ruhumuzdan üflemiştik’ Ayetler üzerinde dikkatle düşünülünce Meryem’in rahminin de toprak gibi hem ana, hem de baba görevi gördüğü anlaşılır.
AYET: (Enbiya-91) Mahrem yerini koruyan Meryem’e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, âlemler için bir belge yapmıştık.
AYET:(Tahrîm -12)“Mahrem yerini korumuş olan İmran kızı Meryem de bir örnektir. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Türkçe’de kelimeler erkek ve dişi diye ayrılmadığından bu âyetleri doğru tercüme etmek zordur. Birinci âyette Meryem’e dişi zamiriyle ikincisinde erkek zamiriyle işaret edilmiştir. Bu, Meryem’in rahminde yumurta ve sperm üretme özelliğinin olduğunu gösterir. İsa’nın yaratılışı, Âdem’inkine benzetildiğine göre Âdem’in yaratıldığı toprakta da bu iki özellik olmalıdır. Yani Âdem, topraktan gelen yumurtayla spermin birleşmesinden oluşan döllenmiş yumurtadan yaratılmıştır. Havva da aynı şeyden yaratılmıştır. Bu kadar ayrıntıya girmemiz, kadının yaratılışıyla ilgili doğru bilgileri bulmak içindir. Zira kadını eğri kaburga kemiğinden yaratılmış saymak, onun küçümsenmesine yol açmaktadır. Sayın okurlarım bu makalede alıntılar vardır..En doğrusunu Allah(cc) bilir.

50-)KURAN-I KERİMDE KADINLARI DÖĞÜN AYETİ VAR MIDIR?


İSLAMDA KADINI DÖĞMEK YOKTUR
KURAN-I KERİMDE KADINLARI DÖĞÜN AYETİ VAR MIDIR?
Bilhassa hanım okuyucularımın okumasını önemle rica ediyorum.
Değerli okurlarım bu makalenin büyük bir kısmında güvenilir kaynaklardan alıntı vardır. Bize bu bilgileri sunan alimlerimizden Allah(cc) razı olsun
AYET: (Nisa34-35).“Şiddetli geçimsizlik yaşadığınız eşlerinizle önce oturup konuşun, olmazsa yataklarında yalnız bırakın, yine olmazsa bir müddet ayrılın. Barışıp anlaşırsa hala işi yokuşa sürüp bahaneler aramayın. Yücelik ve büyüklük Allah’a mahsustur; bundan hiç şüpheniz olmasın. Eğer eşlerin arasının iyice açılıp işin boşanmaya doğru gittiğini görürseniz tarafların ailelerinden birer hakem çağırın. Niyetleri gerçekten barışmaksa Allah niyetlerini boşa çıkarmaz. Allah her şeyi biliyor, her şeyi duyuyor; bundan hiç şüpheniz olmasın.’’
Bu ayet kadınları “dövmeyi” emreden ayet olarak bilinir. Yaptığım çeviride görüldüğü gibi ayette geçen [ve’dribuhunne] ibaresi “Onları dövün, vurun” yerine “Onlardan bir müddet ayrılın” olarak tercüme edilmiştir. Çünkü kelime bu anlama da gelmektedir.
وَاضْرِبُوهُنَّ : Sözlükte kelime "Vurmak, çarpmak, atmak, ateşe vermek, buğdayı başağından ayırmak, bombardıman etmek, müzik aleti çalmak, müzik yapmak, yazmak, akrebin sokması, incitip harekete geçirmek, ayırmak, ayrılmak, zorla kabul ettirmek, kovmak, defetmek, bırakmak, terk etmek, vazgeçmek, iptal etmek, kaçınmak, hareket etmek, sefere çıkmak" manalarına gelmektedir.
“Bu kelime Arapçanın “aspirin” gibi neredeyse her derde deva bir sözcüğüdür. Türkçe’ deki etmek, eylemek veya İngilizcedeki ‘get’ sözcüğünü çağrıştırır.
Bu kelimeyi Google çevirisine koyduğunuzda karşınıza وَاضْرِبُوهُنَّ: VE ONLARI YENMEK. Manası çıkmaktadır.
Ayette geçen “nuşuz” ise “yükselmek, şişmek, ortaya çıkmak, meydana gelmek, ayağa kalkmak, normalin dışına çıkmak, isyan etmek, karı-koca birbirine karşı gelip kavgaya meydan vermek” demektir.
Türkçe’de aile mahkemelerinde sıkça kullanılan ve boşanma nedenleri arasında sayılan “şiddetli geçimsizlik” dediğimiz şeyle aynı manayı çağrıştırır. Burada kadından kaynaklanan şiddetli geçimsizliğin kastedildiği anlaşılıyor.
Görüldüğü gibi ayette geçen darb ve nuşuz sözcükleri Arap muhayyilesinde bu manalar etrafında dönüyor.
Keza (darabe) kelimesinin Kur’an’da “sefere çıkmak, bir yerden bir süreliğine ayrılmak, açmak, ayırmak” anlamında kullanıldığı yerler vardır:
AYET:(Nisa-101) “Yeryüzünde ’sefere çıktığınızda’ (darabtüm) düşmanın üzerinize ani saldırı düzenlemesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda bir sakınca yoktur”
AYET: (Taha; 20/77) “Sonra Musa’ya şöyle vahyettik: Kullarımla geceleyin yürü, onlara denizde kuru bir yol ‘aç’, (fedrib) yakalanırız diye korkup kaygılanma.”
Şu halde “Kadınları dövün” ayeti olarak meşhur olan bu ayet, “İkişer, üçer, dörder…” ayetinin evliliklerin giderek çoğaltılmasını değil giderek azaltılmasını amaçlaması gibi, kadın dövme olaylarının terk edilmesini amaçlamaktadır.
Bu ayetten sonra ne gibi gelişmelerin olduğuna baktığımızda, bizzat Hz. Peygamber’in ömrü boyunca evli olduğu hanımlara tek bir kez bile el kaldırdığını göremiyoruz. Bir ara hanımlarıyla sorun yaşayınca önce onlarla konuşmuş, sonra yatağını ayırmış ve bir müddet (iki ay kadar) onlardan ayrılmıştır. Sonra anlaşma sağlanınca tekrar dönmüştür. Ayete verdiğimiz meal onun bu uygulamasına da dayanmaktadır.
HZ. PEYGAMBER EŞLERİNE EL KALDIRMADI
Hz. Peygamberin
HADİS: “Bütün gece, Muhammed ailesinin etrafında her biri kocasından şikâyet eden yetmiş kadın dönüp dolaştı. Hâlbuki sizler, o kadınlarını dövenlerin hayırlılarınız olduğunu göremezsiniz.” (İbni Mace, Ebu Davud)
Hadisinden de anlaşılacağı gibi, o dönemde de kadınlar dövülmektedir. Artan şikâyetler üzerine inen ayetlerde, dayak başta olmak üzere şiddeti yegâne çözüm yolu görenler bu işten vazgeçirilmeye çalışılmaktadır.
Zaten kadınlarını dövmekte olan, bu yüzden de koşup peygambere gelen ve bütün gece onun evinin etrafında şikâyetlenen “mağdur” kadınlar için, bir de gelen ayetlerde “Onları dövün, dövmeye devam edin” denir mi? Olacak şey midir? Bu, Kur’an’ın daima mağduru koruyup kollayan ruhunu anlayamama vardır.
Oturup konuşmadan, bir müddet yatağını veya odasını ayırma gibi gayet insanî yöntemlere başvurmadan, tek bildiği “Karnından sıpayı başından sopayı eksik etmeyeceksin” olduğu anlaşılan o günkü Arap toplumunu medenîleştirmenin amaçlandığı apaçık ortadadır.
Yine ayette geçen (darb) kelimesine vurma manası verilince, bunu yumuşatmak için kılı kırk yaran “utangaç” yorumlar yapıldığını, sonunda bunun artık bildiğimiz anlamda “evire çevire dövme” olmaktan çoktan çıktığını görüyoruz.
Örneğin “Etki ve iz bırakmayacak, kemiğini kırmayacak, herhangi bir uzvunu çirkinleştirmeyecek, dürtmek ve benzeri şekilde olacak (Kurtubi), peş peşe aynı yere vurulmayacak, güzellik mahalli olan yüze vurulmayacak, kırk vuruştan fazla olmayacak(Şafi), asla ölümüne sebebiyet vermeyecek, kamçı ve sopa ile olmayacak, bükülmüş mendil gibi bir şeyle olacak” (Razi) vs.
Şimdi ister istemez mantık şu soruyu sordurur: Bir adam sinirli bir halde bunlara nasıl dikkat edecek? Eğer böyle olacaksa dövmenin caydırıcılığı kalır mı? Bu, bir anlamda “dövmecilik oynama” gibi bir şey olur.
Böyle yapmak yerine, kelimenin içeriğinde zaten var olan “bir müddet ayrılma, ayrı kalma” (boşanma değil, henüz boşanma yok) manası verilmeye neden yanaşılmıyor? Üstelik dövmenin hiç de hayırlı bir şey olmadığını söyleyen yığınla rivayet ve görüş varken Bizzat Hz. Peygamberin kendisi “bir müddet ayrılma” olarak uygulamışken Hiçbir zaman hanımlarına tek bir “fiske” bile vurmamışken.
ضرب DAREBE KELİMESİ KURAN-I KERİMİN BAŞKA AYETLERİNDE DE GEÇMEKTEDİR VE ÇEŞİTLİ MANALARA GELMEKTEDİR
Şu halde tıpkı evlenme, içki, zina ayetlerinin aşama aşama ve belirlenmiş bir hedefe doğru gitmesi gibi, şiddetli geçimsizlik yaşayan ailelerin nasıl tekrar anlaşacağını düzenleyen bu ayet de, “kadınlarını döven” her hangi bir toplumu aşama aşama dövmeden vazgeçirip önce
1-Konuşarak, anlaşarak,
2- İkinci olarak olmazsa (ev içinde) yatakları/odaları ayırarak,
3- Üçüncü olarak o da olmazsa bir müddet (evden) ayrı kalarak,
4-Dördüncü olarak, oda olmazsa aile büyüklerinden hakemler devreye sokarak,
5-Beşince olarak nihayet boşanmayı da bir yol olarak göstererek, onu da iki ile sınırlandırıp üçüncü bir geri dönme hakkı da vererek harika bir yol yordam gösteriyor.
Bugün şiddetli geçimsizlik yaşayan bir ailenin arasını bulmak için devreye giren birisi, akl-ı selim ile düşünse bundan daha güzel bir yol yordam bulabilir mi?
Şiddetli geçimsizlik yaşayan aileler için yukarıdaki “beş aşamalı çözüm plânının” sadece Müslüman aileler için değil, bütün insanlık aileleri için evrensel çözümler önerdiğini söyleyebiliriz. Zaten dünyanın neredeyse tüm medenî hukuk mahkemelerinde uygulanmaya çalışılan bundan başka bir şey midir?
Bu kelimeyi Kuran başka yerlerde de kullanmaktadır.
Kuran bu kelimeyi nerede nasıl kullandı diye sormayalım mı?
Bu kelimenin başka anlamları yok mu?
Hep "vurmak" manasına mıdır?
AYET: ( Şuara 63)فَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَ "Musa'ya: Asan ile denize vur! diye vahyettik. Burada vurmak denizi dövmek midir?
Burada vurmak, denize dokunmaktır.
Hatta denizde yol bulmak demektir.
Yola girmek demektir.
AYET,:"( Bakara 60)وَإِذِ اسْتَسْقَى مُوسَى لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِب بِّعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناً "Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, "Asanı kayaya vur" demiştik, böylece kayadan on iki pınar fışkırmış).
Burada değneği taşa vurmak, terbiye etmek maksadıyla dövmek değil, taşa değdirmek demektir.
Kelimenin, bunlardan çok daha farklı manaları da var.
ضرب kelimesi في edatıyla kullanıldığında ضرب في yolculuğa çıkmak manasınadır.
Aynen şu ayette olduğu gibi:
AYET: (Nisa 101). وَإِذَا ضَرَبْتُمْ فِي الأَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَقْصُرُواْ مِنَ الصَّلاَةِ إِنْ خِفْتُمْ أَن يَفْتِنَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُواْ
"Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur?"(ضرب fili عن edatıyla kullanıldığında vazgeçmek manasına gelir.
AYET: (24/ Nur. 31).وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَىٰ جُيُوبِهِنَّ?"? (kadınlar)başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar?"
AYET: ( Nur. 31)وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ?" (kadınlar) Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar?"
Başka manalara da gelmektedir, bu kadarla yetiniyorum.
Dövme konusunda deniyor ki:
Acıtmayacak yerlerine, ölümcül olmayan yerlerine iz bırakmayacak şekilde vurmak.
Eğer vurmak bu ise bu, vurmak değil okşamaktır.
Bu ise, aferin iyi yaptın, bir daha yap manasına gelir.
İşi komediye çevirmenin manası yok.
ضرب (darabe) fiiline yalnız dövmek manası verirseniz böyle gülünç durumlara düşersiniz.
Ayette geçen وَاضْرِبُوهُنَّ onları darbedin demek,"kısa müddet onlardan ayrılın" demektir.
Peygamberimizin hayatında bunu yaşamıştır.
Hz. Aişe ile ilgili yaşadığı bir olayda Peygamberimizin Ona inanmaması üzerine Aişe anamız rivayet üzerine 15,20 gün veya bir ay babasının evine gitmişti.
Böyle bir olayın hakikatine varılmak için önemli argümanlardan birisi de kısa ayrılıktır.
Meselenin içine DÖVMEK eylemini koyarsanız, ne kadar, kaç kere döveceksiniz, bunun bir açıklaması yok.
Kadın yaparsa, nasihatle birlikte yatak ayırımı ve kısa olarak evden ayrılma olacak.
Peki erkek yaparsa ne olacak?
Eğer kadın yaptığında erkek dövecekse, erkek yaptığında da kadının dövmesi gerekmez mi?
İş, hiç de öyle değil.
AYET: Nur 128).وَإِنِ امْرَأَةٌ خَافَتْ مِن بَعْلِهَا نُشُوزًا أَوْ إِعْرَاضًا فَلاَ جُنَاْحَ عَلَيْهِمَا أَن يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًا
"Eğer bir kadın kocasının sadakatsizliğinden, yahut kendisine sırt çevirmesinden endişe ederse aralarını bir barış girişimiyle düzeltmelerinde kendileri için bir sakınca yoktur?"
ضرب kelimesine yalnız dövme manası verilirse şu ayete nasıl mana verilecek?
AYET: (Yasin 13)وَاضْرِبْ لَهُم مَّثَلاً أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ إِذْ جَاءهَا الْمُرْسَلُونَ"İnsanlara, halkına elçiler gelen şehri mesel olarak anlat").
"misal olarak onlara döv" diye bir mana verilebilir mi?
ضرب kelimesi burada "ortaya koymak, aktarmak, anlatmak manalarına gelmektedir.
ضرب kelimesi yalnız DÖVME ile manalandırılmış ve yanlış yapılmıştır.
Yanlış yapılabilir ama yanlışı anlayınca yanlıştan dönmek bir erdemliktir.
Sayın okurlarım. Sık sık yapıldığı gibi birçok manaya gelen bir kelimeyi sırf kadınları hakir düşürmek aşağılamak için yanlış mana verilmiş. Yanlış verilen mananın üzerine yorumlar yapılmıştır. İşte bunun en büyük sebebi. Alimlerim kibirli olmasıdır. Ben bilirim. Ben yanlış yapmam, edasıyla kendi yanlışlarını görmek ve dönmek varken yaptıkları yanlışın doğru olduğunu ispata çalışmışlardır. Kibrin ne kadar büyük bir felaket olduğunu şimdi daha iyi
anlıyoruz öyle değil mi. Son olarak size Tükçemiz’de birçok manaya gelen VURMAK kelimesini yazarak bitirmek istiyorum.
Mesela diyelim ki ( vedribuhunne) kelimesine vurmak manası verdik. Acaba vurmak Türkçede döğmek anlamına mı geliyor. Türk dil kurumu sözlüğüne bakalım. VURMAK: uyulmak / girmek / sokulmak / öldürmek / hasta etmek / dokunmak / çarpmak / kalp / isabet etmek / dayamak / desteklemek / yaralamak / sürmek / görünmek / çıkmak / çalmak / koymak / basmak / uygulamak / soymak / takmak / ilişkilendirmek / bağlama / kakmak / aksetmek / yansımak / üzerine düşmek.
Şimdi soruyorum NASIL OLUYORDA VURMAK KELİMESİ SADECE DÖĞMEK MANASINA GELİYOR. Allah aşkına bunu biri bize izah etsin.